Metin Şentürk

BİYOGRAFİSİ(Resmi Web Sitesinden Alıntıdır)
Metin Şentürk, seçimlere az kala tekrar siyasete göz kırpıyor. Kısa aralıklarla hem ablası hem de babası âmâ olan Şentürk, şimdilerde eşi Fulya Hanımla mutlu mesut yaşıyor.
Yer İstinye Körler Okulu. 10 yaşında bir çocuk, bahçedeki minibüsün şoför koltuğuna kurulmuş. Eli kontak anahtarında... Motorun çalışmasıyla ağır aksak ilerlemeye başlıyor minibüs. Görme engelli sarışın kaptan yolculara sesleniyor: Dikkat! Dikkat! Varan Turizmin sayın yolcuları. Arkadaşları şaşkın, öğretmenleri ise sinirli. Haşarı çocuk hayatından memnun ve alacağı cezaya çoktan razı. Çünkü bir hayali daha gerçek olmuş, gayrisinin bir önemi yok.
Aradan geçen 31 yıl O gün okul minibüsünü kullanan haşarı çocuk, herkesin tanıdığı, bildiği Metin Şentürk. Dün arkadaşlarını şaşırtan Şentürk bugün de herkesi şaşkına çevirmiş durumda: Dünyanın en hızlı otomobil kullanan görme engelli rekorunu saatte 300 kilometre hız yaparak kırmak istiyorum. Türkiyenin adını Guinness Rekorlar Kitabına yazdıracağım. Konu, AK Partinin Merkez Karar Yönetim Kurulunda İstanbul Milletvekili Lokman Ayva tarafından gündeme getiriliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şaşırıp Nasıl yapacak? dese de Metin Şentürke her türlü desteği vereceğini söylüyor. 12 Şubattan itibaren de konu gündeme damgasını vuruyor.
Metin Şentürk, hayata sıkı sıkıya bağlı biri. Hatta engelli olmasına rağmen hem sosyal hayatta hem de sanat hayatında oldukça başarılı. Herkesi kahkahaya boğan esprileri de Zaten konuşma sırasında bol bol güldük. Geç gelen foto muhabiri arkadaşımıza Seni gözüm bir yerden ısırıyor. diyerek takıldı. Nasıl araba kullandığınızı merak ediyorum? dediğimde, Eve geçerken seni dergiye bırakayım, görürsün. cevabını verdi. Haliyle espriler günün yorgunluğunu kısa süreli de olsa unutturdu bize.
-Arabalara merakınız ne zaman başladı?
Çocukluğumdan bu yana arabalara çok meraklıyım. İyi tanırım onları; mekaniğinden tekniğine kadar. Şoförümün kaç kilometre hız yaptığını arabanın sesinden anlarım. Şimdiye kadar tahminlerimde hiç yanılmadım.
-Rekor deneme fikri nasıl çıktı ortaya?
Günlük gazeteleri yardımcılarım vasıtasıyla takip ediyorum her gün. Güney Afrikanın Cape Town şehrinde yaşayan görme engelli Hein Wagnerın, iki yıl önce 269 km hızla rekor kırdığını öğrendim gazete haberinden. Ben bu haberi Türkiyede okuduğuma göre, demek ki ben de aynı rekoru kırarsam bütün dünya Türkiyeyi okuyacak diye düşündüm. Heyecanlandım birden. Dışişleri Bakanlığı 500 milyon dolar harcasa ve Bütün gazeteler bugün Türkiye hakkında yazsın dese bunu başaramaz. Ama çeşitli spor dalları, sanat ve rekor denemeleriyle adından bahsettirebilir. Bunun millî heyecanı var bende. Bu rekoru kıralım da dünyanın en hızlı körü Türkiyede olsun.
-Projeden Başbakanın haberi nasıl oldu peki?
Aslında 8-10 ay önce rekor denemesini yapmaya niyetlenmiştim ama araba bulamadım. O hafta Başbakanlık Web Sitesinin konuğuydum. Ayın sorularını Lokman Ayva getirmişti. Projeden bahsederek kendisine, Bunu Başbakanımıza bir ilet. Projeyi sahiplensin, rekoru kıralım. dedim. Lokman Bey, konuyu iletmiş. Başbakan sahip çıkınca çok mutlu oldum. Resmî başvuruyu bu pazartesi (26 Şubat) yapıyoruz. Şimdi gerekli araştırmalar yapılıyor; uygun araç, hava şartları, asfalt sıcaklığı, pist gibi...
BU ADAM GÖRÜYOR
Metin Şentürkün, görme engelli olmasına rağmen sosyal hayatın içinde çok fazla yer alması yıllardır tartışılan bir konu. Hatta onun için Bu adam görüyor. diyenler bile var. Halbuki o aynı durumda olan nice engellinin kapı dışarı çıkmadığı bir dönemde lise ve üniversite eğitimini kendi yaşıtlarıyla okumuş, körlüğüyle hep dalga geçmiş, bu zamana kadar göz ve görmek ile alakalı ne kadar espri varsa yapmış biri. Toplum için bir misyonu olduğunu, 10 milyon engelli vatandaşı temsil ettiğini düşünüyor. Nitekim, rekor denemesine de bu gözle bakıyor. Engelli vatandaşların bu başarıyla motive olup hayata biraz daha tutunacağını düşünüyor.
Guinnesse girmesi için sanatçının 270 km hız yapması yeterli. Fakat, Yapmışken tam olsun. İki ay sonra yine rekor kırmaya uğraşmayalım. Öyle bir yapalım ki kimse bu hızı geçemesin. fikrinden hareketle yola çıkan Şentürk, hazırlık aşamasında neler yaptığını şöyle anlatıyor: Üç kişilik bir ekibimiz var. Onlardan biri dünya ve Avrupa şampiyonluğunu elde etmiş bir yarışçı. Üstelik çok tanınan bir isim. İsimleri şimdilik gizli tutuyoruz. Trafiğe kapalı alanlarda sürüş yapıyorum reflekslerimi daha da güçlendirmek amacıyla. Bu sene hava şartları uygun olduğu için daha çok çalıştık. Halihazırda bizi korkutacak bir şey yok. Bu işi gözü kapalı halledeceğiz.
BAŞBAKANLA BU HAFTA GÖRÜŞECEĞİZ
-CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Başbakan Erdoğana, Bu davranışınızla, hem sanatçının yaşamını tehlikeye attığınızın hem de vatandaşlara kötü örnek olduğunuzun farkında değil misiniz? diyerek bir soru önergesi verdi. Ersinle görüşme imkanınız oldu mu?
Ne zannettiler ki bu hız denemesini? Ben bu rekoru kırdığımda tüm körler ellerine araba anahtarını alıp yollara mı dökülecek? Çok şaşırdım böyle bir tepkiye. Sayın Ersine Dikkat edin, 10 milyon insanı (aileleriyle birlikte 30 milyon) rencide ediyorsunuz. Onlar kızarsa bu işin geri dönüşü olmaz. dedim. Sayın Başbakanın hız tutkunlarını teşvik ettiğini söylüyorlar. Bunun mantığı yok. Hız tutkunlarını teşvik ettirecek bir davranış olmadığına inanıyorum. Çünkü biri hız tutkunuysa bunu zaten bir şekilde yapıyor. Başbakan bir köre bu izni verdi diye O yapıyor hadi biz de yapalım mı? diyecekler. Sokaktaki bütün kazaları yine görenler yapıyor. Bu zamana kadar kör birinin trafik kazası yaptığını gördünüz mü hiç?
-Hangi arabayı kullanacağınız netleşti mi?
Bu tür belli özelliklere sahip arabalar konusunda Koç ve Doğuş firmalarına başvurabiliyorsunuz. Araştırın. dediğim arkadaşlar başarılı olamadı. Moralim bozuldu ve Guinnesse resmî başvuru yapmadım. Eğer zamanında araba bulabilseydik bu rekor şimdiye kadar kırılmış olacaktı. Araç Ferrari ya da Mercedesin AMG modeli olabilir. Araştırıyoruz. Guinness araba konusunda size şartname sunuyor. Genişlik ve uzunluk olarak Erzurum ve Erzincandaki pist uygun. Yalnız oralarda hava çok soğuk oluyor ve buzlanma sebebiyle çalışmak mümkün değil şu an. Araba markası mart ayında belli olacak.
-İlk hız denemesi Çorluda yapılacak diye haberler çıktı. Sonra sizden bir haber alamadık.
O organizasyon samimiyetini kaybetti, ben de iptal ettim. Çorluda görme engelli Tolga Tunalı isminde bir avukat varmış. Sizi bir piknik alanında iki ayrı arabada yarıştıracağız. dediler. Bu saçma. Çünkü iki görmeyenin yarışması kadar tepki toplayacak başka bir şey olamaz. Sadece piknik alanında arabaya biner ve ufak bir tur atar, basına da bu görüntüleri veririz dedim. Ama sanki ben böyle dememişim gibi basına faks çekip yarışacağımı söylediler. İşte bu herkesin ısrarla aradığı yanlıştı.
-Peki Vural Akın yaptığı açıklamalar hakkında ne diyorsun?
Onun söyledikleri de saptırıldı. Arabayı veririm de çocuğa yazık olur, facia olabilir gibi açıklamalar yapmadığını söyledi. Sadece direksiyonun milimetrik bir hareketle bile düz çizgiden saparak 150 metre sağa sola ilerleyeceğini, reflekslerimin iyi olması gerektiğini söylemiş. Tabii bunları söylerken tanışmıyorduk ve reflekslerimin ne kadar iyi olduğunu bilmiyordu. Geldiğinde arabada ne yapıp ne yapmadığımı, bu konudaki donanımımı paylaşınca, Sen bu işi yaparsın Metin. dedi bana. Rekor çalışmalarından önce 200 km üzerinde kapalı alanda çok araba kullandım. Ben deli miyim sence? Bunu yapamayacak olsam neden söyleyeyim ki?
Metin Şentürk, kullanacağı aracın iç aksamına da güveniyor. Her ne kadar sıradan bir otomobil gibi gözükse de farklılıkları çok. Aracın iç kısmına rolver denilen kafesler yapılıyor. Sürücü yanmayan elbise, kask ve eldiven kullanıyor. Otomobildeki her şey elektronik. Şoförden bir komut beklemiyor. Eğer motor yanıyorsa olması gereken her şeyi, sürücünün yerine aracın kendisi yapıyor. Hein Wagner rekor denemesini çölde gerçekleştirmiş. Yanında da emekli bir mühendis varmış. Yol hakkında komutları ondan almış. Metin Şentürk komutlarını kulaklıkla almak istiyor. Çünkü yanındaki yardımcı pilotun engelli biriyle bu kadar hızla gitmesinden heyecan duyacağını; bundan da kendisinin etkilenme ihtimalinin olacağını düşünüyor.

-Diyelim ki başarısızlıkla sonuçlandı denemeniz. Ne hissedersiniz?
Yok demeyelim. Başaracağız. Bir insan Ya başarısız olursamı düşünürse o işi başaramaz. Biz başaracağız diye bu işe giriyoruz. Eğer olmazsa o zaman düşünürüz ne hissedeceğimizi.
ŞENTÜRK TEKRAR SEÇİMLERE GİRECEK
Bu projeden ne olursa vazgeçersiniz?
Başbakan vazgeçerse biz de vazgeçmek zorunda kalırız. Çünkü projeyi devlet destekliyor, maddi ve manevi olarak. Ki böyle bir şeyin de olmayacağını düşünüyorum. Artık yola çıktık, bir adım atıldı. Bizim arabada geri vites yoktur.
-En son seçimlerde DYP İstanbul Milletvekilliğine adaylığınızı koymuştunuz. Fakat partiniz Meclise giremediği için aktif siyasete atılamadınız.
Evet, biz giremedik ama neticede Cumhuriyet tarihinde bir ilk oldu ve Lokman Ayva Meclise girdi. Biz belki kapıyı açtık. Örnek bir davranış oldu bizimkisi. Önemli olan kimin orada olduğu değil, kapıdan birinin girmesiydi.
-Seçimler yine yaklaşıyor. Siyasetin neresinde duruyorsunuz şu an?
Milletvekili adayı olmadan önce Sayın Tansu Çillere, Mecliste 10 milyon engelliyi temsil edeceğim. Türkiyede engellilerden sorumlu bir devlet bakanlığı kurulması lazım. Çünkü bu ülkede ormanlardan, çevreden, kadından sorumlu bakanlık var. Onların sorunları yanan ormanlardan daha önemli değil. Bu projemi kabul edecek siyasetçilerle çalışmak istiyorum. dedim. O da bu konuda güvence verdi. Ben sağcı da solcu da değilim. Beni bağlamıyor bunlar. Engelliler Bakanlığının kurulmasını onaylayan, bunu parti çalışma programı içine alıp sahip çıkan kişilerle çalışmak amacım. Siyasetin içindeyim. Planlarım da var.
-Hangi partiye yakınsınız?
Şu an iki partiyle görüşüyorum. Parti isimlerini veremem. Biliyorsunuz seçim süreci karmaşıktır ve değişiklikler an meselesidir. Derdim kendimi rekabet edilen bir adam haline getirmek değil. Sadece teklif eden insanları iyi analiz etmek istiyorum. İki parti de doğru buluyor bakanlık fikrini. AK Parti hükümeti, bakanlık sayısını 36dan 24e düşürmüştü. Yeni bakanlık ülkenin sırtında kambur olmaz. Hükümet 1,5 katrilyon parayı yeni özürlüler yasasıyla engellilere ayırdı. Bu paranın kontrolü için bakanlık kurulması şart.
-Cumhurbaşkanlığı için sizin adayınız var mı?
Bence cumhurbaşkanı kimliğini taşıyacak birinin politikada kirlenmemiş olması gerekiyor. Burası devletin başı. Biz ataerkil bir toplumuz. Bazen insanlar baştaki kişi eğer kirlenmişse onu örnek alıp açtığı yoldan ilerliyor. Ya da en baştaki öyleyse biz ne yapalım diyor. Aday önceki hayatında politikayla içli dışlı olmamalı.
-Sizce Tayip Erdoğan aday olacak mı? Cumhurbaşkanı olmasını ister misiniz?
Tayyip Erdoğanın bu seçimlerde de partisinin başında olmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü AK Partinin başında o olmazsa bir dağılma yaşanabilir. Erdoğan ismi parti adı kadar önemli. Ona oy verenlerin çoğunlukta olduğunu düşünüyorum. O halkın gözünde hep partisinin önünde oldu. Onu alırsanız parti ismi geride kalır.
ŞENTÜRK AİLESİNDEN ÜÇ KİŞİ ANİDEN KÖR OLMUŞ!
Masal adlı son albümüyle hayranlarına tekrar merhaba diyen Metin Şentürkün ailesi Kosovadan göçüp İstanbul Fatihe yerleşmiş. 7 çocuklu bir ailenin sondan ikinci çocuğudur Metin. 3 yaşında masadan düşer ve beyinciğinin bir kısmı zedelenir. Bundan sonra da Dokermen denilen hastalık sebebiyle göz kapakları ayrılır, görme yetisini kaybeder. 13 ay önce vefat eden hayatımın mimarı dediği annesi Elmas Hanım, oğlunun acısını yüreğine gömerek onun kendini yetiştirmesi için elinden ne gelirse yapar. Elmas Hanım okuma-yazma bilmeyen biridir. Fakat küçük oğlu Metinin okula gitme vakti gelir gelmez hemen körler okuluna yazdırır. Eğer annem olmasaydı şu an benimle röportaj yapıyor olamazdınız diyen Şentürk, annesinin evlendiğini göremediği için çok üzüldüğünü anlatıyor.
Ayakkabı mağazaları olan baba Şükrü Beyin de hayatı küçük oğluna ve kızına üzülmekle geçer. Çünkü Şentürkün ablası da askerî bir cipin çarpması sonucu beyni hasar görür ve o da görme yetisini büyük oranda kaybeder. Baba Şükrü Bey, yaşadıklarını kaldıramaz. Önce işleri bozulur, ticarî itibarını kaybeder sonra da sağlığını. Zamanla da o da kör olur. Şimdi İstanbul Halkalıda yaşıyor. Tıpkı görme engelli oğlu ve kızı gibi. Şentürke göre, ailesinin yaşadıkları düşmanımın başına vermesin dediği şeylerdi. Hayat kolay bir süreç değil ve herkesin bir hikâyesi muhakkak var. Önemli olan o süreçteki acı sürprizlerle baş etmek. İnsan tavırlarıyla hayata meydan okumalı. Çünkü hayat fırsatını bulduğu an eziyor. Onun altında kalmak en şiddetli depremden daha tehlikeli.
SOKRAT DİYOR Kİ!
Metin Şentürk, Kalkavan Ailesinin kızı Fulya Kalkavanla geçtiğimiz mayıs ayında evlendi. Metin Beye evliliğinin nasıl gittiğini soruyoruz: Sokrat, evlilik iyi giderse mutlu, kötü giderse filozof olursun, demiş. Ben şimdi mutluyum. Ama filozof çok arkadaşım var. Şentürkle Fulya Hanımın evlenmesi birçok çevrede şaşkınlıkla karşılanır; hatta onun sanat camiasından olması Kalkavan Ailesinin ilk etapta bu evliliği onaylamamasına sebep olur. Bu evliliğe şaşıranlara şöyle cevap veriyor kendisi: Engelli-engelsiz ayrımını hayatımdan kaldıralı öyle uzun zaman oldu ki...Bence aşk, iki insanın birbirinin gözünün içine bakması değil, aynı yöne bakması. Sevginin her şeyi yendiğine, maddi öğelerin üstünde olduğuna, hayattaki her şeyi sarıp sarmaladığına inanıyorum. Evleniyorsun, engeli beyninde. Bakıyorsun yüreği özürlü.

olay bu zaten:)